29 Mart 2011 Salı

Bir İşbirliği Girişimi

birvarmisbiryokmus.com
Bir varmış bir yokmuş. 16 marka internet için ortak şirket kurmuş...

200 milyar dolarlık perakende pazarında organize perakendenin payı her yıl artıyor. 2010'da bu pay 76 milyar dolara yani 118 milyar TL'ye ulaştı. Toplam 30 milyon internet kullanıcısının olduğu Türkiye'de e-ticaretin büyüklüğü 2009 yılında 10 milyar TL iken 2010 yılı sonunda yüzde 48 artışla 15 milyar TL’ye ulaştı. 2003’te bu rakam 260 milyon TL idi.

BKM verileri 2010’da yapılan her 100 liralık harcamanın yaklaşık 7 lirasının internetten gerçekleştiğini gösteriyor. Böyle bakınca, niçin herkesin e-ticarete girdiği de anlaşılıyor. Türkiye her alanda olduğu gibi burada da geç başlayıp, arayı hızla kapatacak gibi görünüyor.

2011 yılında önce Vakko, daybuyday ile ardından Boyner Holding morhippo.com ile eticarete girdi. Mayıs ayındaki üçüncü büyük girişim ise perakendenin 16 oyuncusundan geliyor. Hazır giyim, ayakkabı ve optikte 40 markayla hizmet veren 16 perakendeci internetin gücünü fark ederek, “Biz de bir şeyler yapalım” dedi.

Başkanlığını Hotiç'in Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hotiç'in yaptığı Perabayt şirketinin internet sitesine de birvarmisbiryokmus.com adı verildi. Şirketin başkan yardımcısı da bu girişimin fitilini ateşleyen Abdullah Kiğılı. Sitenin yöneticisi Mehmet Hotiç, “Misyonumuz internet ortamında müşteriye sürekli fayda optimizasyonu yaratmak” diyor. Hotiç, hem lüks hem de orta sınıf markaların satışa sunulduğu sitenin mayıs ayında aktif hale geleceğini söylüyor. Şirketin 16 ortağı, toplam 40 markaya sahip. birvarmisbiryokmus.com'da başka markaların da satışa sunulması planlanıyor.

“Bu kadar çok seçenek varken yeni bir siteye ihtiyaç var mı?” sorusunu ise şirket ortaklarından Yalçın Ayaydın, “İnternet işi çok büyüyecek, bunun dışında kalmak olmaz. Herkes kısmetini yiyecek” diye yanıtlıyor.

16 ORTAĞIN 40 MARKASI VAR
Abdullah Kiğılı (Kiğılı Giyim)
Ahmet Can Tarkan (Dilasima Group)
Burak Çelet (Desa)
Burhan Özkan (Herşey İletişim)
Yüksel Başesgioğlu (Zeki Triko)
Kerem Gözalan-Furkan Gözalan (Converse-Asport)
Mehmet Hotiç (Hotiç Ayakkabı)
Ramazan Kaya (Saat&Saat)
Ümit Zaim (Derimod)
Ali Tahsin Özlenir (Diesel-Özlenir Giyim)
Tekin Acar (Tekin Acar Kozmetik)
Nejdet Ayaydın (İpekyol)
Yılmaz Yılmaz (Koton)
Gizem Burçetin (Genel Müdür) Aysel Balkan Sancaktar (Göz Group)
Mehmet Rıza Aytek (Vitrin Grup)

Alışverişin yüzde 7'si internetten yapılıyor
Vakko'nun büyük hissedarı olduğu ve geçtiğimiz günlerde ziyarete açılan e-ticaret sitesinin başında sektörün deneyimli isimlerinden Dinç Artman var. Private shopping’in Türkiye’de 3 yıllık bir geçmişi olduğu düşünüldüğünde bugün gelinen noktayı büyük bir başarı olarak değerlendiren Artman, “Yoğun geçen iş yaşamı, trafik ve ulaşım gibi pek çok sorun nedeniyle alışveriş bir keyif olmaktan çıkıyor. Daybuyday açılalı 3 hafta olmasına rağmen şu anda 100 bin üyeyi geçtik” diyor.

ESEN EVRAN/HT EKONOMİ

25 Mart 2011 Cuma

Yıllanan roze şarap olur mu?

Bu hafta İstanbul’a Opus One, Mouton Rothschild, Almaviva, Clerk Milon, Chateau D’Esclan, Les Trois Croix gibi büyük şarapları kurgulayan ve üreten Patrick Leon geldi. Patrick Leon 1976 yılında şarap dünyasını altüst eden Paris’te yapılan kör tadımın da jüri üyelerinden biriymiş meğer. Bu kör tadımda Kaliforniya şarapları meşhur Fransız şaraplarını aldıkları puanlarla hezimete uğratmıştı. Biz de Patrick Leon’un tasarlayıp üretiği dört roze ve iki kırmızı şarabı tattık. Kendisi bu şarapları bizlere en ince detayına kadar anlattı.
* * *
Patrick Leon, Bordeaux’nun soylu üreticilerinden Sacha Lichine için 2005 yılından beri Fransa’nın güneyindeki Provence bölgesinde çok modern ve çok da sofistike roze şaraplar üretiyor. Chateau d’Esclan olarak anılan bu şatonun bağları beş farklı üzümden, farklı toprak yapılarından ve irtifalardan oluştuğundan, farklı parsellerden dört ayrı roze şarap çıkarmış Patrick Leon. Bu roze şaraplar da giriş seviyesinden yukarı doğru Whispering Angle, Esclans, Les Clans ve Garrus olarak adlandırılmışlar. Whispering Angle beş farklı üzümden üretilen genç içilmeye uygun, soluk bakır renginde, düşük asiditede bir şarap olarak tasarlanmış. Zarif şişesi ve görünüşü dışında lezzeti sayesinde dünya pazarında öyle bir tuttu ki, dünyanın birçok kaliteli restoran mönüsüne girdi bile. Türkiye’ye de ithal ediliyor. Bir üst kalitede olan roze şarap ise Esclans. Ağızda Whispering Angel ile benzer bir yapıya sahipken, biraz daha dolgun bir tada sahip. Ben Whispering Angel’ı daha basit tadmasına rağmen daha çok beğendim sanki. Patrick Leon bu şarapların tüm roze şaraplar gibi gençken içilmesini öneriyor.
* * *
Bir ayrı lig olan Les Clan ve Garrus isimli rozeler ise 80 yaşının üzerindeki bağlardan gelen iki çeşit üzümden üretiliyorlar. Garrus dünyanın en pahalı roze şarabı olarak anılıyor. Bu iki roze de inanması zor ama 10 yıl kadar yıllanmaya uygun, ağızda son derece kompleks ve lezzeti tadlara sahip şaraplar. Aynı zamanda Whispering Angel’da aldığınız ferah lezzetler de Garrus ve Les Clan’da mevcut. Tadımdan sonra düşündüm. Gerçekten de hiç yıllanmış roze şarap içmemiştim bugüne kadar.
* * *
Patrick Leon’a sorduk, “Bu işin sırrı ne?” diye. Çok açık sözlülükle cevapladı bizi: “Bu sırrı sizlerle paylaşmamda bir sakınca yok” dedi. “İlk özellik tabii ki bölge, iklim ve toprak. İkincisi üzümlerin altı kilogramlık sepetlerde sabah saatlerinde elle toplanması, ardından sekiz dereceye kadar soğutulup öyle preslenmesi. Üçüncü fark ise fermtasyonun dünyada bir ilk olan meşe fıçılarda ısı kontrollü olarak yapılması ve son olarak da kullanılan 600 litrelik meşe fıçıların üretim özellikleri” diye anlattı.
* * *
Bence bu şarapları yıllanır kılan esas özellik, Patrick Leon’un mütevazıca yukarıdaki sırlara dahil etmediği yıllardır şarap dünyasında oluşturduğu ekspertiziydi.



OĞUL TÜRKKAN

24 Mart 2011 Perşembe

Zeytinyağında dünya ikinciliğini hedefliyoruz ama en büyük pazar AB’ye kota yüzünden ihracat yapamıyoruz.

İNGİLTERE SOFRALIK ZEYTİN İHRACATI  İÇİN DEV PAZAR

Türkiye’de zeytin ağacı varlığını son 10 yıllık süreçte 90 milyondan 160 milyona çıkaran zeytincilik sektörü, yakın gelecekte yıllık 650 bin tonluk üretimle dünyanın ikinci büyük üreticisi olmayı hedefliyor. Türkiye’nin mevcut iç tüketim rakamları dikkate alındığında bu rekoltenin 500 bin tonluk kısmını ihraç etmesi gerekiyor. Dünya zeytinyağı tüketiminin yüzde 75’ini gerçekleştiren Avrupa Birliği’ne zeytinyağı ihracatının önünde ise tonda 1.125 Avro gümrük vergisi var.

Türkiye’nin yakın gelecekte ulaşacağı 650 bin ton zeytinyağı rekoltesini ihracatla eritebileceği gerçeğinden hareketle tüm dünyada tanıtım çalışmaları yapan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi 13-16 Mart tarihleri arasında Londra-Excel'de gerçekleştirilen ve 2 yılda bir düzenlenen 12. IFE Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’na katıldı.

Fuar süresince Avrupalıların, Türk sofralık zeytin ve zeytinyağına yoğun ilgi gösterdiklerine şahit olduklarını belirten Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Ölken, zeytinyağında tonda 1.125 Avro gümrük vergisi nedeniyle bu ilgi realize olamadığını söyledi.

ZZTK IFE FUARINDA BÖLGESEL TÜRK ZEYTİNYAĞLARINI TATTIRMADI

ZZTK olarak IFE Fuarı’nda standart sızma Türk zeytinyağı tadımı yaptırdıklarını ancak bölgesel yağların tadımını ziyaretçilere yaptırmadıklarını dile getiren Ölken gerekçelerini ise şöyle özetledi: “Bunun da ana sebebi bugün için İngiltere’ye yapılacak olan zeytinyağı ihracatlarında uygulanan yüksek gümrük vergisi nedeniyle Türk zeytinyağlarının rekabet dışı kalmasıdır. AB kendi dışındaki hemen hemen tüm üretici ülkelere gümrüksüz ithalat için kota tanırken ülkemize tanınan kota ise 100 ton gibi komik bir düzeydedir. Tunus’a 56 bin ton, Suriyeye 10 bin ton düzeyinde yıllık kota veren Avrupa Birliği, Türkiye'ye sadece 100 ton kota vermiştir. Evet, evet yanlış okumadınız; SADECE 100 TON. AB’ye tam üyelik için müzakereleri sürerken işte bizim AB gözündeki yerimiz... ZZTK olarak fuarda sadece zeytin ve zeytinyağı üreticisi olarak ülkemizi hatırlatmaya yönelik çalıştık, var olduğumuzu anlattık ve de bu kota talebimizi gerek Türk ve gerekse AB’li yetkili ve ziyaretçilere yüksek sesle dillendirmeye çalıştık. Bu vesile ile başta AB ile müzakerelerden sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Egemen BAĞIŞ ve Sayın Başbakanımız olmak üzere tüm yetkililere seslenmek istiyoruz. AB dünya zeytinyağı tüketiminin yüzde 75’ini tek başına gerçekleştirmektedir. Ülkemizin zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğini hedeflediği bu dönemde ne yazık ki bu önemli pazardan mahrum kalmaktadır. Sektörümüzün geleceği açısından DİR’in uygulamaya konulması kadar AB’nin Türk zeytinyağına uygulamakta olduğu yüksek gümrük vergisi engelinin kaldırılmasının sağlanması şarttır. Bu konuda alınacak olumlu sonuçlar yakın gelecekte sağlanacak üretim artışı ile birlikte zeytinyağı ihracatımızda çok önemli artışları da beraberinde getirecektir.”

İNGİLTERE DEV BİR PAZAR

ZZTK olarak İngiltere’yi hedef pazar olarak seçtiklerini anlatan Ölken, 12. IFE Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’nda, Türkiye’nin özellikle sofralık zeytin ihracatında İngiltere pazarında çok başarılı olabileceğini gözlemlediklerini kaydetti. Ölken şöyle devam etti: “Birleşik Krallık 63 milyon nüfusu, yaklaşık 35.000 USD kişi başı milli geliri ile Avrupa ekonomisinde oldukça önemli bir yere sahip bir ülke. Ülkenin sektörümüz açısından taşıdığı önemi ise rakamlar ile görmek lazım. 2003-2004 yılına kadar yıllık toplam 15.000 ton sofralık zeytin tüketimi son 5 yılda ciddi artış göstermiş ve yıllık 27 bin ton seviyesine ulaştı. Aynı şekilde 41 bin tonlarda olan zeytinyağı ithalatı son 5 yıllık ortalamada 55 bin tonlara yükseldi. Türkiye, İngiltere’ye yıllık 1.000 ton civarında sofralık zeytin ihraç ediyor ve pazarın yüzde 4’üne sahip, önümüzdeki süreçte oluşacak üretim artışı ile İngiltere pazarında yüzde 25 pazar payına ulaşmayı hedefliyoruz.”

12. IFE Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’na Türkiye’den 18 firma katılırken, zeytin ve zeytinyağı sektöründe sadece Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi yer aldı. Toplamda 1.100 firmanın katıldığı fuarı 22 bin kişi ziyaret etti.

ZZTK’nın 2011 yılı hedef ülkeleri içinde yer alan İngiltere'de önceliklerinin zeytinyağı ihracatındaki gümrük vergisi nedeniyle sofralık zeytin ihracatını arttırmak olduğuna vurgu yapan ZZTK Başkanı Metin Ölken, “Piyasada ambalajlı olduğu kadar açıkta satılan zeytinler dikkatimizi çekti. Dökme olarak İngiltereye ithal edilen ürünler değişik sos ve katkılar ile tatlandırılıp büyük zincir marketler dahil piyasada açık olarak satışa sunulmakta. Piyasanın daha çok büyük kalibrede siyah zeytin talep ettiğini gözlemledik” dedi.

TÜRKLERİN YAŞAĞIDI BÖLGELERDE ZEYTİN REYONLARI DAHA BÜYÜK

İngiltere’deki temasları sırasında Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki market raflarında zeytin ve zeytinyağına ayrılan bölümlerin diğer bölgelerdeki marketlere göre daha fazla olduğunu gözlemlediklerini anlatan ZZTK Yönetim Kurulu Üyesi M. Kadri Gündeş; “Marketlerin zeytin ve zeytinyağı ürünlerine ayırdıkları raf ve reyonlar metre kare olarak büyük marketlerin birkaç misli daha fazla olduğunu, Bu yerel marketlerde birçok Türk firmasının zeytininin raflarda yer aldığını, hatta birkaç Türk zeytinyağı markasının mevcut olduğunu gördük. Ülkemiz menşeli zeytinler hem ambalajlı ve hem de dökme olarak mevcut olup, genelde gemlik tipi zeytinler  ve çekirdeksiz, dilimli, biberli çeşitlerin satışları yüksek görünmektedir, Restoranlar sabah kahvaltılarına ağırlıklı olarak Aydın-Memecik ve Uslu tipi zeytin türlerini koymaktadırlar, akşam yemeklerinde ve meze olarak ise soslu ve baharatlarla karıştırılmış zeytin tüketimi yaygındır, restoran ve marketler ülkemiz menşeli zeytinleri genellikle Almanya’dan tedarik ettiklerini, ihtiyaç duyduklarında 2-3 palet ürünü diğer gıda ürünleri ile birlikte Almanya’daki aracı ve toptancılardan rahatlıkla tedarik edebildiklerini ifade ettiler” diye konuştu.

12. IFE Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’nda ZZTK’yı, ZZTK Yönetim Kurulu Başkanı Metin Ölken, ZZTK Yönetim Kurulu Üyesi M. Kadri Gündeş ve Ege İhracatçı Birlikleri Şube Müdürü Necdet Kömür’den oluşan heyet temsil etti.

Fotolu: Haberde kullanılabilecek fotoğraflara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.



Fotoaltı: (DSC_0207 nolu foto) 12. IFE Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’nda ZZTK’yı M. Kadri Gündeş (ZZTK Yönetim Kurulu Üyesi), Metin Ölken (ZZTK Yönetim Kurulu Başkanı) ve Necdet Kömür (EİB Şube Müdürü) temsil etti.

21 Mart 2011 Pazartesi

8. Zeytin ve zeytinyağı sektörü ortak akıl ve güçbirliği toplantısı sonuç bildirgesi.


Toplantı Tarihi: 24 Eylül 2010 Cuma Günü Saat 10.00 Toplantı Yeri: Çanakkale - Gülpınar Belediyesi

Zeytin ve zeytinyağı sektöründe mevcut olan sorunlara ortak akıl ile çözüm yolları bulmak ve sektörde bir güç birliği oluşturarak çözüm yollarını hayata geçirmek için Derneğimiz koordinasyonu ile başlatılan ortak akıl toplantılarının sekizincisi Çanakkale - Gülpınar Belediyesi ev sahipliği ve Dizem Zeytinyağları'nın sponsorluğu ile Çanakkale'nin Gülpınar Belediye'sinde gerçekleştirildi. Toplantıya Çanakkale Bayramiç İlçesi Kaymakamı Osman Yenidoğan, Ayvacık Belediye Başkanı Mehmet Ünal Şahin, Gülpınar Belediye Başkanı Recep Şahin, Ayvacık Tarım İlçe Müdürü Vural Keskin'in yanı sıra, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, EZZİB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Gökalp, Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Metin Ölken, Başkan Vekili Mustafa Alhat, Yönetim Kurulu Üyeleri Semra Kara, Zeynep Aktürk, Ahmet Ertür, Abidin Tatlı ve Özden Çakır ile çok sayıda sektör temsilcisi katıldı. Toplantının açılış konuşmasında; Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Metin Ölken, ortak akıl ve güç birliği toplantılarında 1,5 yılı geride bırakan derneğin, bu toplantılar sayesinde üretici bölgeler arasında bir bilgi paylaşım ağı oluşturduğunu, sektörü ortak akıl etrafında toplayıp, sorunlar için tek ses olmanın başarılabileceğinin daha açık şekilde görüldüğünü, sektörün desteği, derneğimizin çalışmaları ve zeytindostlarının katkısı ile sektörün sorunlarının aşılarak Türk zeytin ve zeytinyağı sektörünün dünyada söz sahibi olacağını ifade etmiştir.
Toplantının Amacı ve 7 Ortak Akıl Toplantısının özetlenmesi bölümünde; Daha önce yapmış olduğumuz toplantıların sonuç bildirgeleri özetlendi.
Çanakkale'de Zeytincilik, Ayvacıkta organik zeytin ve zeytinyağının gelişimi ve 2010 - 2011 yılı rekolte beklentileri bölümünde; 4 milyon ağaç varlığına sahip Çanakkale'de, 2005-2009 yılları arasında 1 milyon fidan dağıtımı gerçekleştirildi. Yeni bahçeler daha modern dikim modelleri ile tesis edildi. Ayrıca Türkiye'de bir ilk uygulama olarak üreticilerimize her türlü zirai konuda cep telefonu mesajı ile uyarıda bulunuldu. 2 yıl süren bir çalışma kapsamında tüm üreticileri SMS sistemine dahil edildi ve şimdi gübrelemeden ilaçlamaya, iklim değişikliklerinden her türlü zirai konuya kadar üreticiye bu yolla ulaşılmaktadır. Onsekiz Mart ve Ege Üniversitesi ile yapılan çalışmalarda bölge zeytinyağlarının kalite açısından çok iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Hedefin üretim kalitemizin daha artırılarak, Ayvacık zeytinyağlarını marka yapmanın hedeflendiği, Yeni kodeks ve zeytinyağında duyusal kriterlerin değerlendirilmesi bölümünde; Her üreticinin kendi yağını sattığı düzenin artık ortadan kaldırılması gerektiği, tüketicinin kusurlu yağlar nedeniyle tüketimden uzaklaştığı vurgulandı. Pirim nedeniyle mağdur olan üreticinin ticaretin içine girmek zorunda kaldığı, Türkiye'de zeytincilikle geçinen yaklaşık 300 bin ailenin bugün sanayicinin rakibi olduğu, bu yanlış düzenin ise ancak zeytine verilecek gerçekçi bir primle düzeltilebileceği, Dünya ve ülkemiz zeytinciliğindeki son gelişmeler bölümünde; "Dünyada Zeytinciliğin Durumu" konulu bir sunum gerçekleştiren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Murat Şeker, küresel iklim değişikliklerinin zeytinciliğe etkileri konusunda bilimsel çalışmalardan örnekler vererek, "Çanakkale'de don tehlikesinin başta kanser olmak üzere birçok hastalığa neden olduğu, mutlaka dona karşı dayanıklı yeni çeşitlere ihtiyaç duyulduğunu, Ayvalık çeşidinde de don tehlikesiyle sıkıntıların yaşandığını, İspanya'da olduğu gibi yeni çeşitler geliştirerek küresel iklim değişikliklerine karşı yeni politikalar oluşturulması gerektiğini, hastalıklara karşı da anaç ve çeşitler geliştirilmesi gerektiği ve hasat konusunda da dünyada önemli gelişmeler yaşandığı, Çanakkale'de arazinin çok engebeli ve çok bölünmüş olmasının bu konuda bir engel teşkil ettiği, Toplulaştırma çalışmalarının gündeme alınması gerektiği, Çevre Sorunları - Karasu - İlaçlama bölümünde; Karasu konusunda yaşanan gelişmeler hakkındaki yapılan konuşmalarda; Çevre Bakanlığı'nın sektörün konuya bir çözüm bulamaması durumunda çok ağır yaptırımlar uygulamaya başlayacağı, İki ve üç fazlı sistemler konusunda süren tartışmalarda son noktaya gelindiği, "Bundan sonra kurulacak fabrikalarda 3 faza izin verilmeyeceği, Zeytinyağı fabrikaları için yeni yatırım teşvikinin de bundan böyle olmayacağı, Lagünlerini Bakanlığın istediği kriterlere uygun olarak yapan mevcut 3 fazlı fabrikaların çalışmaya bu şekilde devam edebilecekleri, konuyla ilgili bir diğer gelişmenin de bugüne kadar zirai kalkınma programları ve teşviklerden faydalanamayan pirina fabrikaları için özel bir teşvik çıkarılmasının gündemde olduğunun, yetkililere 2 fazlı sistemden çıkacak sulu pirinayı taşımanın birçok bölge için pratikte mümkün olmadığının ve bunun 3 fazla çalışan ve karasu konusunda çözüm arayan fabrikalar için de umut olduğu, Toplantının Zeytin ve zeytinyağının insan sağlığı üzerine etkileri bölümünde; İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beraat Özçelik zeytin ve zeytinyağının insan sağlığı üzerine etkileri hakkında katılımcılara bilgi verdi. Başta sızma olmak üzere, her tip zeytinyağının insan sağlığına sayısız faydası bulunduğu, naturel sızma adı altında satılan ve son dönemde kamuoyuna "kolon sızması" olarak yansıyan deodorize yağların asla gerçek naturel sızma yağlar kadar faydalı olmadığını, hatta üretim sırasında aşırı sıcaklık değerleri nedeniyle yağda sağlığa zararlı maddeler oluşabileceğini, Zeytinyağının yanı sıra zeytin tüketiminin de sağlık açısından son derece önemli olduğunu, Zeytinin meyveler içinde en zengin protein içeriğine sahip meyve olduğunu, Zeytinyağından farklı olarak zeytinde bulunan diyet lifler sayesinde kolon kanserine yakalanma riskini azaltmanın mümkün olduğu, bu nedenle zeytinyağı kadar zeytin tüketimine de önem verilmesi gerektiği, Dilekler, Görüşler ve Ödüller bölümünde ise; Zeytindostu Derneği ve EZZİB öncülüğünde hayata geçirilen, sektörün büyük bölümünden tam destek alan tağşişle mücadele programına da değinilerek ''Başlattığımız bu çalışmayı Türkiye'de tağşiş ve taklit zeytinyağı konusunda vahim bir durumun bulunmadığını öne sürerek küçümsemeye çalışanların yaptığı tek şeyin kıskançlık olduğu, bu kampanyanın altında başka niyetler arayanların, birkaç ay öncesine kadar tağşişle ilgili söylediklerini unutup bugün çark ediyorsa samimiyetlerinden şüphe edileceği, rakamlarla istedikleri gibi oynamayı adet edinen, Türkiye'de zeytinyağı ihracatının şahlandığını söyleyen bu kişiler sayesinde ihracatımızın 100 bin tonlardan 20 bin tonlara gerilediği, arttı dedikleri markalı zeytinyağı ihracatının ise 30 bin tondan 7 bin tona gerilediği, Bugüne kadar bu asılsız iddialara cevap verilmediğinin ancak bundan sonra zeytinyağını kirletenlerin hevesinin kursağında bırakılacağı Zeytinyağı sektörüne son yıllarda bu işle hiçbir bağlantısı olmayan kişilerin girdiği, Türkiye'de faizler yüzde 5'lere indiği için parasını tarım ürünlerinde değerlendirmek isteyen bu kişilerin fiyatlar üzerinde manipülasyona sebep olduğu, Buna rağmen sektöre yön veren politikalarla ilgili bakanlıklarda birkaç daire başkanının ütopik fikirlere damgasını vurarak, sektörde eli taşın altında olanların bunu çaresizlik içinde seyrettiği, Devlet elindeki rakamların ve tahminlerin tartışmasız doğru olduğunda ısrar ettiğinde, oturup konuşma imkanının da ortadan kaldırıldığı, oysa sektörün, sorunları bizzat yaşayan kişiler olarak söz hakkımızın olması gerektiği, ette yaşanan şaşkınlık döneminde diğer sektörlerin durumuna da dikkat çekersek devletin konuya daha ciddi yaklaşacağı, konuları değerlendirilmiştir. Zeytindostu Derneği Yılın Bürokratı Ödülü bu yıl, Mut'un 10 milyon zeytin ağacına ulaşarak sektörde önemli bir oyuncu haline gelmesinde büyük katkıları bulunan ve görev yeri değişikliği sonucu geçtiğimiz aylarda Çanakkale Bayramiç İlçe Kaymakamlığı'na atanan Mut eski Kaymakamı Osman Yenidoğan'a verildi.
Toplantı konuşma tutanakları ayrıca tam metin olarak yayınlanacaktır.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla arz olunur.
27 Ekim 2010 Çarşamba

Metin ÖLKEN                                                             Abidin TATLI
Moderatör                                                                 Raportör

15 Mart 2011 Salı

Rekabet Kurum perakendecilere, “tedarikçi firmalara orantısız güç kullandığınızın farkındayım' dedi.

Rekabet Kurumu, bankalar, otomotiv firmaları ve özel okulların ardından şimdi de market zincirlerini yakın markaja aldı.
Kurum, perakende sektöründe son bir yıldır sürdürdüğü çalışmasını tamamlayarak, sektörün önde gelen zincirlerini üstü kapalı uyardı. Kurum perakendecilere, “tedarikçi firmalara orantısız güç kullandığınızın farkındayım' dedi.
MARKETLERE 4 UYARI
1- Alıcı gücünüzü orantısız olarak tedarikçilere yansıtıyorsunuz.
2- Tedarikçilerden listeleme bedeli, raf bedeli, teşhir alanı bedeli, insert bedeli, elektrik bedeli, promosyona katılım bedeli, eleman talebi, mağaza açılış bedeli, yıldönümü bedeli, yılsonu ıskontosu gibi çeşitli adlar altından bedeller talep ediyorsunuz.
3-Bazı durumlarda bu bedelleri sözleşme dışı ve geçmişe etkili faturalar yoluyla tahsil ediyorsunuz. Bu durum tedarikçiyi öngöremediği bir maliyet ve ticari riskle karşı karşıya bırakıyor.
4- Bu uygulama tüm sektörde neredeyse standart bir uygulama haline gelmiş.
 Sektör incelemesinin ikinci aşamasında tedarikçilere yönelik kapsamlı bir saha çalışması yapacağız.
ÖN RAPOR TAMAMLANDI
Hızlı tüketim ürünleri perakende sektöründe yürütülen “Türkiye Hızlı Tüketim Ürünleri Perakendeciliği Sektör İncelemesi Ön Raporu” tamamlandı. Kurum elemanları sektördeki   rekabet koşullarını inceleyerek sorunları ortaya koydu. Ayrıca başta İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz, Almanya, İskandinav ülkeleri, Avustralya olmak üzere çok sayıda ülkenin perakende sektör yapıları, mevzuat ve uygulamaları incelendi. 
ZİNCİRLERİN PAYI ARTIYOR
Raporda, hızlı tüketim ürünleri içinde zincir marketlerin payının arttığına dikkat çekildi. 2004'te organize perakendenin payının yüzde 30 olduğu anımsatılırken, 2009'da bu oranın yüzde 43'e yükseldiğine dikkat çekildi. Ancak bu artışa rağmen ağırlığın hala geleneksel kanalda olduğu vurgulandı.
EN HIZLI BÜYÜYEN BİM ve A-101
Organize perakende içinde en hızlı büyümenin indirim mağazacılığında olduğu belirtildi. Bu çerçevede BİM ve A-101'in en hızlı büyüyen perakende zincirleri olduğu kaydedildi. 2001 ve 2008 krizlerinin indirim mağazacılığının organize perakende içindeki payını artırdığına dikkat çekildi.
İŞTE EN BÜYÜKLER
Hızlı tüketim ürünleri cirosu bakımından BİM'in, Migros'u 2009 yılında geçerek pazar lideri olduğu vurgulandı. Pazardaki diğer büyük perakende zincirleri sırasıyla CarrefourSa, Metro/Real, Bizim Toptan, Tesco/Kipa, Kiler, Makromarket ve A-101 olarak sıralandı.
YERELLER PAYINI ARTIRIYOR
Türkiye'de bölgesel/yerel perakendeciliğin, organize perakende sektörü içindeki payını
artırdığı tespiti yapıldı. Son iki yılda bu zincirlerin yüzde 50 büyüdüklerine dikkat çekildi. Bu kategoride Adese, Pehlivanoğlu, Çağdaş, KİM, Mopaş, Yunus, Uyum marketleri sıralandı. Bölge bazında sırasıyla Marmara, İç Anadolu ve Akdeniz; il bazında ise İstanbul ve Ankara'da bölgesel/yerel hızlı tüketim ürünleri perakendeciliğinin yaygın olduğu belirtildi.
TEDARİKÇİLER RİSK ALTINDA FARKINDAYIZ
Kurum, perakendecilerin alıcı güçlerini bazı durumlarda orantısız olarak tedarikçilere
Yansıttıklarına dair ön bulgular elde etti. Tedarikçilerden listeleme bedeli, raf bedeli, teşhir alanı bedeli, insert bedeli, elektrik bedeli, promosyona katılım bedeli, eleman talebi, mağaza açılış bedeli, yıldönümü bedeli, yılsonu ıskontosu gibi çeşitli adlar altından bedeller talep edildiği tespiti yapıldı. Perakendecilerin bazı durumlarda bu bedelleri sözleşme dışı ve
geçmişe etkili faturalar yoluyla tahsil ettikleri, bunun da tedarikçiyi öngöremediği bir maliyet ve ticari riskle karşı karşıya bıraktığı belirtildi. Bu uygulamanın neredeyse tüm sektörde standart bir uygulama haline geldiği vurgulandı.
GECİKTİRİYORSUNUZ
Bu bedellerin ulusal perakende zincirlerinin ciroları içinde yıllar içinde artan bir trend izlediği tespiti yapılırken, 2009 yılında ortalamada yüzde 12,5'e ulaştığı vurgulandı.
Tedarikçilere yapılan ödemelerin geciktirilmesi, sözleşmede olmayan bedellerin talep edilmesi ve bu bedellere ilişkin geçmişe etkili fatura kesilmesinin sektörde sıklıkla uygulandığı tespiti yapıldı.
DETAYLI İNCELEYECEĞİZ
Rekabet Kurumu, sektör incelemesinin ikinci aşamasında tedarikçilere yönelik kapsamlı bir saha çalışması yapacağını ve Türkiye'ye model olabilecek uygun ülke uygulamalarının detaylı olarak analiz edeceğini duyurdu.
YOĞUNLAŞMA ORANI YÜZDE 14
Hızlı tüketim ürünleri perakendeciliğinde yoğunlaşma oranının Avrupa ülkeleri ile
karşılaştırıldığında hâlâ düşük olduğuna dikkat çekildi. En büyük dört perakendecinin toplam pazar payının (CR4  oranı), İsveç'te yüzde 91, İngiltere'de 68, Almanya'da 67, Fransa'da 65, Macaristan'da 50 ve İtalya'da 20 olmasına karşın Türkiye'de yüzde 14 olduğu anımsatıldı.
Bazı bölgelerde ve illerde yoğunlaşma oranlarının Türkiye ortalamasının çok üzerinde olduğuna dikkat çekildi. Ege Bölgesinde hızlı tüketim ürünleri pazarında CR4'ün yüzde 22 iken organize perakende içinde bu oranın yüzde 50'ye; İzmir'de ise sırasıyla yüzde 34 ve yüzde 77'ye yükseldiği vurgulandı. Ege bölgesi ve özellikle İzmir'de yerel perakendecilerin ağırlığının diğer bölgelere göre çok düşük olduğu belirtildi.
DÜNYA DEVLERİ GELECEK
Raporda dikkat çeken en önemli tespitlerden birini ise sektörde kurumsallaşmanın artmasıyla birlikte, pazara küresel perakende zincirlerinin ilgisinin artacağı beklentisi oluşturdu. Migros, CarrefourSa, BİM, Tesco/Kipa'nın ardından 2010 sonunda Uyum Gıda, Kiler ve Bizim
Toptan'ın halka açıldığı anımsatıldı.
DEVRALMALARA DİKKAT!
Son yıllarda zincirlerin, yeni bölgelere girmek için o pazardaki yerelleri devralma yolunu seçtikleri belirtilen raporda, “Ulusal ve yerel zincirler kimi zaman yeni mağaza açmak yerine, küçük ölçekli, lokasyon seçimi görece iyi olan küçük zincirleri devralmayı tercih etmektedir. Ülkemizde yavaş ilerleyen/fark edilmeyen devralmalar (creeping acquisition) olarak adlandırılan küçük ölçekli yoğunlaşmaların rekabet üzerindeki toplam etkisi önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye'de Migros, CarrefourSa, Kiler ve Makromarket bu tip devralmalarda aktif olan perakende zincirleridir.”
ÖZEL MARKALI ÜRÜNLER
Özel markalı ürünlerin büyümesine karşın,  toplam satışlardan hâlâ düşük pay aldıkları ifade edildi. Bu ürünlerin İsviçre'de yüzde 54, İngiltere'de yüzde 47 İspanya'da yüzde 40 İtalya'da yüzde 13 iken Türkiye'de sadece yüzde 8 olduğu vurgulandı. Ancak özel markalı ürünlerin payının artmasıyla birlikte tedarikçilerin markalı ürünlerinin raflarda yer bulma sorununun ortaya çıkacağına işaret edildi. Ayrıca bu gelişmenin  tedarikçilerin yeni ürün geliştirme, marka yatırımı yapma çabalarına zarar verdiği dile getirildi.
Ön inceleme raporunda bir de öneriler yer aldı:
CİRO EŞİKLERİ DÜŞÜRÜLSÜN
I. Yoğunlaşmaların Bildirilmesine Yönelik Ciro Eşiklerinin Hızlı Tüketim Ürünleri
Perakendeciliği ile Sınırlı Olmak Üzere Düşürülmesi. Fransa'da olduğu gibi perakende
sektörü için bildirim eşiği normal eşik seviyesine göre daha düşük belirlenebilir. Bu yöntemin
benimsenmesiyle Pazar aynı zamanda, bildirimler yoluyla da yakından izlenebilecektir.
İNGİLİZ MODELİ
II. Davranış Kodu ve Ombudsmanlık Sisteminin Hayata Geçirilmesi
İngiltere başta olmak üzere Avustralya, Portekiz gibi birçok ülkede uygulamaya konulan ve zaman zaman revize edilerek güçlendirilen bir yöntemdir. Sistemin özü doğrudan kamu müdahalesi olmadan sektör tarafların önceden belirlenmiş etik/adil kurallar bütününe uygun şekilde davranmalarına dayanmaktadır. Rekabet sorunlarının ağırlığına bağlı olarak davranış kodunun içeriği ve bağlayıcılığı değişebilmektedir.  Mevcut durumda şartları ve bağlayıcılığı en yüksek model İngiltere'de uygulanmaktadır.
 II- Tedirakçi -Perakendeci Anlaşmalarının Rekabet Kurumuna Yıllık Olarak Gönderilmesi

Böylece anlaşmaların ilgili hükümlerinin şeffaflaştırılması, anlaşmalarda yer alan haksız
uygulamaların süreç içinde ortadan kalkması ve sektörün Rekabet Kurumu tarafından takip edilmesi amaçlanıyor.

8 Mart 2011 Salı



Digitürk'ün açtığı dava sonrası bildiğiniz gibi Blogger/Blogspot'a erişim engellendi. Fakat tıpkı YouTube yasağı gibi bu yasak da kolaylıkla aşılabiliyor.
İşte 7 adımda Blogspot yasağını aşma rehberi.

3 Mart 2011 Perşembe

Temel Kahve Bilgileri



KAHVE

Kökboyasıgiller (Rubiaceae) familyasının Coffea cinsinde yer alan bir ağaç ve bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile karıştırılmasıyla yapılan içeceği.

Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan'ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "qahwah " dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamını 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. Bu Türkçe'de "kahve"ye dönüşmüş, buradan da Avrupa'da café, caffe, koffie, coffee, koffie, Kaffee şekline gelmiştir.

Kahve ağacı

Çiçekleri beyaz ve hoş kokulu , kirazı andıran kırmızı meyvasının içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür. Doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. Kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. Bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24° C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 Kuzey'i - 30 Güney'i arasındaki kuşakta yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca coffea arabica ve coffea robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır.

Kahve çiçeği

Bol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. Güçlü ve keskin kokuları kimi zaman yasemini kimi zaman portakal ağacının çiçeğini andırır. Yeni çiçek vermeye başlamış bir ağaç, dallarında bir yılda toplam 20-30 bin çiçek taşır.
Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanırlar.

Kahve meyvesi ve çekirdeği

Kahve çiçeği beyaz renktedir ve yasemin gibi kokar. Kahve meyvesi; büyüklüğü, şekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle "kahve kirazı" olarak da adlandırılmaktadır. İçinde ince iki çekirdek bulunur. Çekirdeklerin birbirine bakan tarafı düz, dış tarafı yuvarlaktır. Her çekirdeğin içinde aynı biçimde bir tohum (kahve tanesi) vardır. Tanenin düz yüzeyinde, içi sert bir besidokusu ile dolu olan, derin bir çizgi yer alır, Besidokusunun dış tabakası ince bir zarla kaplıdır. Zarın dışında ise daha sert bir kabuk vardır. Eğer kahve çekirdeği daha sonra tohum olarak kullanılacaksa çekirdek kabuktan ayrılmaz.
Bazı kahve ağaçlarının meyvesinden iki yerine bir tane çekirdek çıkar. Bu çekirdek (peaberry), diğerlerine göre çok daha yuvarlak bir şekle sahiptir. Tek olarak çıkan çekirdekler, diğerlerinden ayrılarak üretim sürecinden geçirilir. Genellikle fiyatları da normal kahveye göre çok daha pahalıdır.
Kahve meyvelerinin çok düzenli kontrol edilmeleri gerekir, çünkü olgunlaştıktan sonra 14 gün içinde çürümeye başlarlar.

Kahve Tarımı

Yengeç ve Oğlak dönencesi arasında tropikal iklime bölgelerde ağırlıklı olarak tarımı yapılmaktadır. Toprak, aldığı su, güneşlenme zamanı, nem kahvenin tadını ve aromasını değiştirmektedir. Eğer kahve yanardağın eteğinde yetiştiriliyorsa kül kokuyor. Muz ağaçlarının gölgesinde yetişiyorsa daha aromatik bir tadı oluyor. Brezilya kahve üretiminde dünya birincisidir. Onu Vietnam ve Kolombiya takip eder.

Dünya kahve tarımı haritası

 

 Coffea Arabica (Arabika)

Etiyopya'da keşfedilen ilk kahve bitkisinden türemiş olan Coffea Arabica, daha çok yüksekliği 800-2000 metre arasında olan dağlık platolarda veya volkanik yamaçlarda yetişir. Her yağmurlu dönemin ardından çiçek açar ve meyvelerinin olgunlaşması için yaklaşık 9 ay gerekir. Tipik bir arabica ağacı, bir yılda yaklaşık 5 kg meyve verir ve bu meyvelerden 1 kg kahve çekirdeği elde edilir.
Yeşilimsi sarı renkteki oval Arabica çekirdeklerinden üretilen kahve, Robusta'ya göre daha az kafein içerir. Ayrıca daha lezzetli ve tatlı bir aromaya sahiptir.
Arabica kahvesi dünya kahve üretiminin %70'ini oluşturur. Ancak hastalıklara ve iklim koşullarına çok dirençli olmadığından yetiştirilmesi daha zordur ve daha pahalıdır.
En çok bilinen çeşitleri; Brezilya, Orta-Doğu Afrika, Hindistan, Endonezya'da yetişen "Bourbon" ve Latin Amerika'da yetişen "Typica"dır. Bunları Tico, Blue Mountain, Mundo Novo, Caturra ve San Ramon izler.
Arabica türünün asit oranı Robusta'ya göre daha az ve aromalıdır. Bu yüzden damak tadı için en çok bu türü tercih edilir. Ülkemizde ise yanlızca Mersin ve Anamurda deneme dikimleri iyi sonuç vermiştir. Hali hazırda 16 hektar alanda kahve tarımı yapılmaktadır.

Coffea Canephora (Robusta)

Coffea robusta, 0-600 metre arasında yetişir. Arabica'nın tersine düzensiz olarak çiçek açar ve meyvelerinin olgunlaşması için yaklaşık 10-11 ay gerekir.
Sarımsı kahverengindeki yuvarlak Robusta çekirdeklerinden üretilen kahve, Arabica'ya göre yaklaşık iki kat daha fazla kafein içerir.
Robusta kahvesi dünya kahve üretiminin yaklaşık %30'unu oluşturur. Hastalıklara ve iklim koşullarına çok dirençli olduğundan yetiştirilmesi çok daha kolay ve ucuzdur.
En çok bilinen çeşitleri; Java-Ineac, Nana, Kouliou ve Congensis'tir.

Türkiye’deki ticareti


İlk kez 1727 yılında Brezilya’dan kahve ithal edilmeye başlanmıştır. Türkiye’deki en yaşlı kahve 1871 yılında kurulmuş Kurukahveci Mehmet Efendidir. Anadolu’da kahve ekimi ile ilgili çalışmalar yapılmış fakat başarılı olunamamıştır. 2.Dünya Savaşı sırasında Tekel kapsamına alınmıştır. 1980’li yıllarda Nestle firması Nescafe’yi piyasaya sürmüştür. 2004'ten beri Ülkemizde sadece Mersin ve Anamur'da 16 hektarlık bir alanda kahve tarımı yapılmaktadır

 

Çeşitleri

·         Türk Kahvesi – Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi
·         Espresso - Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş, İtalya'ya özgü bir kahve türüdür.
·         Mırra - Şanlıurfa'ya özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahve.
·         Cappuccino – Espresso ve su buharı ile köpük haline getirilmiş süt eklenen kahve (köpük 2 santim kadar).
·         Americano – Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli
·         Cafe au lait – Fransızların sütlü filtre kahvesi.
·         Ethiopian Yirgacheff – Şarabımsı buruk tadı olan Etiyopya kahvesi.
·         Latte – Espresso’ya az köpürtülmüş sütün eklendiği kahve (köpük 1 santim kadar).
·         Macchiato – Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve.
·         Mocha – Latte’ye çikolata tozu veya şeker eklenmesiyle yapılan kahve.
·         Santos – Brezilya’da bir liman adıdır,kahve yetişmez.
·         Sumatran – Düşük asit dengesine sahip Endonezya kahvesi.
·         Supremo – Kolombiya'da en kaliteli kahve kategorisine verilen ad'dır.
·         Viennese – Espresso’ya çikolata ve krema katılarak hazırlanan Viyana usulü kahve.

2 Mart 2011 Çarşamba

Kahve Sözlüğü

KELİMEANLAMI
Acılık Kahveye kötü lezzet veren özellik. Normal kahve bitter'dir ama bu ölçülü olmalıdır ve kahvenin tadı için gereklidir. Yeterince fırınlanmayan kahve veya fazla ısıtılan kahvedeki acılık rahatsız edicidir. İng: Bitterness
Affogato Jöle üzerinde servis edilen espresso. Genellikle vanilyalı jöle kullanılmakta.
Alexandrino Espresso üzerine yoğunlaştırılmış süt eklenmesi.
Arabica Coffea arabica ağacının kahvesi. Robustaya göre yarı yarıya az kafein içerir (1.1 vs 2.2). Robusta'dan daha değerlidir.
Asidite Kahveye tadını veren önemli komponentlerden biri. Kahvenin fırınlanması sırasında tad verici asitler ortaya çıkmaya başlar. Kahve ne kadar çok fırınlanırsa (koyulaşırsa) asiditesi o kadar azalır.
Barista Kafe, restoran, bar gibi yerlerde kahveyi yapan ve sunan kişi. Barmen'in eşdeğeri
Bknz. Türkiye Barista Yarışması
Cafe americano Espresso'nun üzerine sıcak su ekleyerek espresso tadının homojen dağılmasını sağlamak. İtalyan kökenli
Cafe bonbon Alexandrino gibi, ancak süt ve espresso ayrı durmakta (siyah-beyaz).
Cafe Latte Sütlü kahve. Cappucino ile karışmamalı. Bu içeceğin özü (orta boy fincan için) 60 ml espresso ve süttür. Buradaki özellik sütün ısıtılma tekniğidir. Cafe latte hazırlarken buhar çubuğu termometre 80 f'ı gösterene kadar hava ve süt yüzeyinde kissing sound diye adlandırdığımız sesi çıkarır ve bu dereceden sonra buhar çubuğu tamamen pitcher (süt ısıtma kabı)ın içine daldırılır ve kesinlikle sütün tamamen dönmesi sağlanır; taki termometre 160 f yani (71 C) gösterdiğinde buhar çubuğu çıkarılmalı ve pitcher in tabanı birkaç kez yere vurularak sütün köpüğünden ayrılmasına müsade etmeden espressoya eklenmelidir. Bknz: Cafe latte ve cappucino farkı
Cinnamon roast Cinnamon Roast = Tarçın fırınlama. En kısa süreli fırınlama, açık kahverengi çekirdekler oluşur ve üzerlerinde yağ yoktur. Asidi fazladır ancak ucuza mal olur ve fırınlama sırasında ağırlık kaybı azdır. Genellikle karışımlarda kullanılır.
Corretto Üzerine az miktarda Grappa veya Brandi gibi alkollü bir likör eklenmiş kahve.
Dibek kahvesi Dibek kahvesi aslında bir kahve pişirme şekli değil, kahve öğütme yöntemi. Kavrulan kahve yuvarlak, içi çukur taş ya da tahtadan yapılan bir anlamda havan’a benzeyen büyük kaplara konur ve bir tokmakla ince hale gelene kadar ezilir. Buradan elde edilen kahve Türk kahvesi pişirir gibi pişirilir. Bu yöntemle öğütülen kahve koyu kıvamlı olur ve Dibek kahvesi adını alır.
Bknz. Dibek Kahvesi
Doppio Double shot. Çift ölçü espresso
Espresso Çabuk yapılıp çabuk içildiği için bu adı almış. İtalyan kökenli kahve pişirme şekli. 7 g. espresso için çekilmiş kahvenin yüksek su basıncı altında 20 saniye tutulması ile oluşmakta. Başarılı yapılmış bir espresso'da üzerinde krema tabakası gerekli.
Bknz. Evde espresso yapmak
Espresso con panna Kremalı espresso. Espressonun üzerine köpürtülmüş krema eklenmesi.
Espresso macchiato Espressonun üzerinde bir kat süt köpüğü olması. Kıs. Macchiato
Espresso Romano İçine ince bir limon kabuğu atılmış espresso
Fırınlama Fırınlama = Roasting Kahve çekirdeklerinin özel fırınlarda kavrulması. Kavurma derecesine bağlı olarak kahve çekirdeğinin rengi koyukahverengiye döner. Kavurulan kahvede eriyebilen yağ ve proteinler yüzeye çıkar, asitler başka asitlere dönüşür ve şekerler karamelize olur.
French roast French roast = Fransız fırınlama Bitter çukulata rengindedir ve çekirdeğin üzeri tama yakın yağ ile kaplıdır. Espresso fırınlama da denir. En fazla fırınlanmış kahvedir.
Full-city roast Orta derecede fırınlanmış kahve çekirdeği. Yaygın olarak kullanılan bir fırınlama ise de, giderek daha koyu çekirdekler rağbet görmektedir. Çekirdeklerin üzerinde yağ yoktur.
Grande 3 ölçü espresso
Italian roast Italian roast = İtalyan fırınlama Çekirdeklerin üzeri yarıdan fazla yağla kaplıdır. İyice koyulaşmıştır. Sütlü çukulata rengi vardır.
Karamelizasyon Kahve çekirdeğinde bulunan ve kıvamı ve tadı etkileyen karbonhidratların fırınlanma işlemi sırasındaki değişimi. Kahve çekirdeği koyulaştıkça, karamelizasyon artar ancak aşırı fırınlanırsa, yanık kokar.
Kıvam Kahvenin damakta bıraktığı izlenim. Kağıt filtreden geçen kahvelerin kıvamı az, metal filtreden geçenler ise yoğun kıvamlıdır. Espresso ise şurubumsu kıvamlıdır. İng: Body
Klorojenik asit Kahvenin asiditesini veren ana asitlerden. Tadı kötü olup, kahve fırınlandıkça giderek kaybolur ve yerini tad verici asitler alır.
Kolloidler Kahvede eriyemeyen ancak metal filtrelerden geçebilen partiküller. Kahvenin ağızdaki izleniminde önemli etkisi var. Kahve köpüğünü oluştururlar.
Latte macchiato Buharlanmış sütün içerisine biraz espresso koymak.
Lungo Espresso Lungo. Uzun espresso. Normalden daha çok (genellikle 1.5-2 katı) su kullanılarak yapılmakta. Cafe americano'dan farkı, americano yaparken su sonradan eklenirken, burada su, işlemi uzatarak kahveden geçiriliyor. Tadı daha yavan. Filtre kahve çekirdeği ile de yapılabilir.
Macchiato Espressonun üzerinde bir kat süt köpüğü olması
Mırra Mırra kelimesi Arapça'dan geliyor, acı anlamına gelen 'mur'dan türetilmiş. Uzun süre kaynatılan ve üzerinde kalın bir kahve sıvısı oluşan ve özel bir ritüelle ikram edilen güneydoğu anadolu bölgesine özel bir kahve pişirme yöntemi. Bknz. Mırra nasıl yapılıyor?

Ristretto Daha ince çekilmiş kahve ya da daha az su ile kısa sürede yapılan espresso. Normalde 30 ml. civarı olan espresso hacmi, bu teknikte 25 ml. Yoğun aroma ve tad nedeni ile tercih edilir.
Solo Espresso solo. Single. Tek. Tek ölçü espresso
Tahmis Kurukahve
Vienna Roast Orta derecenin üzerinde fırınlanmış çekirdeklerdir. Üzerlerinde yağ belirmeye başlar. Tercih edilen bir fırınlama şeklidir.

Şarap Üreticilerinin Tüm Ticari Şarap Satış Noktalarına Ortak Teklif Verme Projesi



AMAÇ
Tek marka ve/ya  ağırlıklı marka sözleşmesi yapan  önemli  şarap mekanlarına yasal sınırlar içinde   ortak teklif vermek suretiyle kotalı,süreli ve/ya ciro bazlı sözleşmeler yapmak

MEKANİZMA
·        Mekanların  ihtiyaç ve  özelliklerine  göre bedelsiz, iskonto, nakit destek vb  satış  argümanlarının  tamamı  kullanılabilir.
·        Her üreticinin  sözleşme yapılacak mekanın özelliklerine  göre  5 ile  10 arasında birlikte mutabık kalacakları ürünü ile menüye girebilirler. Kimi mekanlar için  her  üretici 6 şarabı ile  temsil edilebilir, kimi  mekanlar için   10 ürünü  ile  temsil edilebilir.
·        Her üretici aynı miktarda ürün ile menüde  temsil edilmelidir.
·        Her üreticinin menüde 2 marka kadeh ürünü olmalıdır.
·        Firma bazında kadeh ve menüde  yer alacak markalar sözleşmede  tek tek belirtilmelidir.
·        Kotalar, şarap üreticisine eşit miktarda paylaştırılmalıdır. Bu kota firma bazında sözleşmede belirtilmelidir.
·        Sözleşme  yapılan  mekandan  her  ay satış rakamları  alınmalıdır. Bu rakamlar şarap üreticileri çıkışları ile  karşılaştırılmalıdır. Mekana  ve  ortak teklif veren şarap üreticilerine  raporlanmalıdır.
·        Tüketici tercihlerinden doğan  farklar olabilir. Üreticiler arasında  doğacak  satış farkları her  ay işletme sahibi, müdürü ve servis personeli  ile  yapılacak   toplantılar da  hedefler verilerek dengelenebilir. Bir ay satışı az  olan üreticinin şarapları, bir sonraki ay “Ayın  Şarabı “ , ”Haftanın Kadeh Şarabı”  vb  etkinlikler  ile mekanda öne çıkarılabilir ve  satış farkları giderilebilir.  

·        Yukarıda belirtilen yöntemler  ile üreticiler arası  satış farkları eşitllenebilir- dengelenebilir ancak yine de küçük farklar  oluşabilir. Bu farklar mekana verilecek nakit destek, bedelsiz  vb firmaların satışı rakamlarına göre  paylaşılacağından  üreticilerin  bir kaybı olmayacaktır.
·        Girişte verilen ilk nakit destek sonrasında sistem finanman yükü getirmeyecek şekilde sat-al siteminde kurgulanabilir.
·        Esnek işbirliği modeli  çerçevesinde  üreticiler istedikleri  mekanın  taviz  çalışmasına/teklifine katılabilir. Önceliği olmayan  mekanlara  katılmamakta  özgür  olmalıdır. Bu çerçevede  bir mekana  4 üretici  teklif verirken, başka  bir mekana  7 üretici  birlikte teklif verebilir.
·        Sözleşme yapılması hedeflenen mekanlar başta İstanbul olmak kaydıyla sırasıyla, İzmir, Ankara, Antalya olmalıdır. Öncelik  her ne kadar  bu şehirler olsa da  Eskişehir’de, Bursa’da, yazlık bölgelerde önemli  olan  her mekan için  taviz  çalışması yapılabilir.
·        Teklif verilecek mekanlar  şarap üreticileri tarafından birlikte  belirlenmelidir.
·      Bu işbirliği çerçevesinde bir ara gelen  şarap üreticilerin   toplam  pazar payları hakim pazar payı olmayacağı için  mekanlar ile sözleşme  yapmaları  Rekabet Kurulu düzenlemeleri çerçevesinde  rekabeti ihlal  eden  bir  durum  oluşturmayacaktır.
·        Teklif hazırlama, mekana  sunma, sözleşme  hazırlama vb  konularda  mekanlar   ile üreticiler arasındaki koordinasyon  şarap üreticilerin  ortak kuracağı  bir birim tarafından  ve/ya Danışman  bir firma tarafından sağlanabilir.

PROJE ÖNGÖRÜSÜ

·        Önemli mekanlar  ortak teklif verildiğinde, tek  marka  anlaşmalı mevcut  firmalarını  hemen  bırakmayacaktır. Bu bir süreçtir.
·        Ürün gamı ve tüm  menü ihtiyacını kapatabilecek  bir ortak teklif verme projesi orta  vade de  katılımcı üreticilere  ciddi faydalar sağlayacağı gibi önemli sözleşmeler  yapma  olacağını   verecektir.
·        Bu işbirliği, mekanların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak  “4. Büyük Şarap Alternatifi “ olabilir. Yeni  açılan ve/ya sözleşmesi biten her mekan zaman içinde ortak teklif veren  şarap üreticilerinin  teklifini  mutlaka görmek isteyecektir. 


Bu  proje  şarap  üreticileri tarafından  ihtiyaç duymaları  halinde kendi aralarında  istedikleri zaman başlayabilecekleri  bir projedir. Bölgesel işbirlikleri  şeklinde de  gerçekleştirilebilir.

Saygılarımla
Şakir Akışık


Bildiri

Bir ülkenin internet deneyimi ve tarihinin sansürlerle anılması çok trajikomik bir durumdur. İnternetin özü olan birey haklarının ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanması, sosyal medya dünyasının özüne tamamen aykırıdır.
Bizler; Türkiye’nin dört bir yanından profesyonel veya amatör olarak blog tutanlar, internette günlük yaşantılarını ve birikimlerini ve deneyimlerini diğer insanlarla paylaşma hevesiyle tutuşan herkes, gelişmeleri endişe içinde izlemekteyiz.
5846’nci no’lu kanunun esnekliğinden mütevellit, 1 Mart 2011 günü, Google’a ait olan ücretsiz blog servisi Blogspot, Digiturk grubunun açmış olduğu dava sebebiyle erişime kapatılmıştır. Süper Toto Süper Lig’in yayın haklarının sahibi olan Digiturk bu davada, korsan olarak LigTV yayını yapan kişilere karşı kendi haklarını savunmak amacıyla hukuki süreç başlatmıştır. Ancak ilgili kanun gereği yasaklamaların, sitelerin adresleri ve alt-domainleri üzerinden değil; IP adresleri üzerinden yapılması sebebiyle Blogspot’a ait birçok ilişkili IP aralığı erişime kapatılmıştır. Böylelikle de binlerce blogger’ın kişisel sitesi sansür kurbanı olmuştur. Bazı bloglara bazı anlarda girilmesinin sebebi ise aynı IP üzerinde birçok blogun yer alması ve aslında her IP’nin yasaklanmamış olmasıdır.
İlgili kanunun esnekliğini ve nelere yol açtığını geçmişte birçok kez görmüşken, devlet sansüründen dolayı binlerce site yasaklanıyorken, Digiturk ve Google’dan daha duyarlı davranmalarını beklemek tüm blogger’ların hakkıdır. YouTube’daki korsan maç yayınlarını kaldırmak için yapılan özel yetki anlaşmasının bir benzerinin de Blogspot için yapılması ihtimal dışı değildir. Bugüne dek Digiturk ve Google bu konuda masaya niçin oturmamışlardır? Google kendi kullanıcılarının hakkını neden savunmamaktadır? Digiturk böyle bir topyekün sansürün yaşanacağını bile bile neden hâlâ, tek amaçları düşüncelerini diğer insanlarla paylaşmak olan bloggerları mağdur etmektedir? Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasa koyucuları, vatandaşlarının ifade özgürlüğü hakkının gasp edilmesine neden hâlâ göz yummaktadır?
Kaldı ki bu korsan yayınları yapan kişiler, teknik bilgileri yüksek olduğundan bu yasaktan etkilenmemektedir. Tam tersine bu sansür, tek amacı blog tutmak olan internet kullanıcılarını etkilemektedir.
Digiturk, Google ve Türkiye Cumhuriyeti devletini artık bu sansür ayıbına karşı duyarlı olmaya, tüm sansür karşıtı internet kullanıcılarını bu harekete katılmaya ve tüm basın mensuplarını ifade özgürlüğüne destek vermeye davet ediyoruz.
Tüm Blogger’lar adına,
Bloguma Dokunma
http://facebook.com/blogumadokunma
http://blogumadokunma.tumblr.com
blogumadokunmailetisim@gmail.com

Üzüm bağlarının verimliliğini artıran akıllı robot

“Bu küçük robot 45 derece eğimli arazilere bile tırmanıp üzüm bağlarının haritasını dahi çıkarabiliyor. Bu aygıtı icat edenler bu durum...