15 Aralık 2015 Salı




TÜRKİYE ÜZÜMDEN NEDEN PARA KAZANAMIYOR?

Dünya üzüm üretiminde ilk 5 arasında yer alan Türkiye aynı başarıyı katma değerli ihracatta gösteremiyor. Fransa kendi bağlarından şarap üreterek ihracatta 8,5 milyar dolarlık bir değer yaratırken, Türkiye'nin yarattığı ihracat değeri ise sadece 7 milyon dolar.

Türkiye üzümden neden para kazanamıyor?




Üzüm hasadı sona erdi.

Birçok tarımsal üründe olduğu gibi üzümde de Türkiye, üretimde hatırı sayılır bir noktada. Dünyada üzüm üretiminde ilk 5 ülke arasında yer alıyoruz.
Ancak üretimdeki başarıyı maalesef katma değer yaratma ve pazarlamada gösteremiyoruz.
Üzümü yetiştirip ya taze haliyle yaş olarak ya da güneşte dinlendirip kuru olarak satıyoruz. Ötesine geçemiyoruz.
Çünkü Türkiye'de katma değer yaratan bir tarımsal üretim iklimi henüz oluşturulamadı.

Ürünü ham haliyle olduğu gibi satmaya çalışıyoruz ama Türkiye'nin tarımsal üretimde sadece yatay büyüme şansı pek kalmadı. Bir sonraki adım olan dikey büyümeye geçmemiz lazım. Yani bilgiye, teknoloji üretmeye ve Ar-Ge'ye daha fazla odaklanmak zorundayız.  İşte o zaman ortaya katma değerli ürün ve marka çıkar. Ve işte o zaman Türk çiftçisi gerçekten para kazanmaya başlar. 
Ne demek istediğimizi bağcılık tarafından vereceğimiz örnek bir hikaye ile daha net şekilde ortaya koyalım.
Hikayenin kahramanı Selendi Bağları sahibi Akın Öngör... Yıllarca finans sektöründe hizmet vermiş duayen bir bankacı. Emeklilik kararı aldıktan sonra tarıma merak salmış. Hobi olarak başlayan uğraş zamanla profesyonel bir işe dönüşmüş.
Organik üzüm yetiştiriciliğine merak salan Akın Öngör, bu işe girmeden önce ciddi bir fizibilite çalışması yapmış. Üzümü yetiştirmekten de öte nasıl değerlendireceğine yönelik uzun çalışmalar yapmış. Başta Fransa, İspanya, İtalya, Arjantin ve ABD olmak üzere farklı ülkelerdeki üzüm bağlarını ve şarap üretimine yönelik incelemelerde bulunmuş.
Doğa ile mücadele halindeki tarımın zorluklarını öngördüğü için işe çok da romantik yaklaşmak istememiş. Ciddi bir yatırım safhasından bahseden Öngör, her gün yeni şeyler öğrenmeye devam ettiğini ifade ederek, “Teknik altyapıya sahip olmadan ve teknolojiyi kullanmadan doğa ile mücadele etmek çok zor. Dünyada bu alandaki gelişmeleri yakından takip ederek, örnek ve başarılı uygulamalardan ders çıkarıyoruz” diyor.
Buraya kadarki yatırım ve üretim aşamasında tüm zorluklara karşın her şey yolunda gözüküyor. Gelelim Akın Öngör'ün bundan sonraki hikayesine..
İşte hayal kırıklığı bundan sonra başlıyor...
Türkiye'nin dünyada beşinci büyük üzüm üreticisi konumunda olduğunu ve bunun muazzam bir potansiyel anlamına geldiğinin altını çizen Öngör, ürettiğimiz üzümlerden katma değer olarak aldığımız payın çok küçük olduğunu hatırlatıyor.
Gelin Türkiye'nin bu alanda elindeki fırsatı nasıl kaçırdığını ya da başka bir deyişle diğer ülkelerin fırsatı nasıl dövize çevirdiğini Akın Öngör'den öğrenelim: “Türkiye'nin aksine bizden biraz daha büyük üretime sahip bazı ülkelerin yarattığı katma değerler dudak uçuklatacak paylara sahip. Türkiye yaklaşık 505 bin hektar alanda üzüm üretirken, Fransa 805 bin hektarda üretim yapıyor. Fransa ihracat tarafında 8,5 milyar dolarlık bir değer yaratmış. İtalya 5,3 milyar dolarlık bir ihracat değerine sahip. İspanya 2,4 milyar dolar, Türkiye'nin üçte biri kadar üretim gerçekleştiren Avusturya bile 2,2 milyar dolarlık bir ihracat yaratmış durumda. Türkiye'nin yarattığı ihracat değeri ise sadece 7 milyon dolar.”
Evet yanlış okumadınız. Rakamlar arasındaki uçurumu ifade etmek için dağlar yetersiz kalabilir. Hepsi milyar dolar, Türkiye'ninki ise milyon dolar seviyelerinde.

Bunun nedenini ise şu sözlerle anlatıyor Öngör: “Biz üzümden yapılan şarabı satmak istemiyoruz. Alkollü bir içkidir diye onun yapımını, tanıtımını, dağıtımını kısacası şarabın kendisini cezalandırıyoruz. Mevzuat buna uygun. Bu ülkeler şarap ihraç ederek katma değerini yükseltiyor. Bu alanda sanayinin gelişmesini desteklemek yerine engellemeye başlayınca katma değeri düşüyor. Halbuki katma değeri yüksek bir ürün olarak Türkiye bu ürünü çok daha iyi şekilde değerlendirebilir.”
İşte bu noktada yine akla tarım politikalarına genel bakış açısı geliyor.
Tarım, gıda güvenliği açısından çok kritik önemde bir alan. Bunu her fırsatta söylüyoruz ama misyonu sadece bununla sınırlı değil. Aynı zamanda ekonomik ve stratejik açıdan da önemli bir sektör.
Tarım politikalarının artık bu bakış açısını yansıtması gerekmiyor mu?


irfan donat

@irfandonat


Bloomberg HT Televizyonu Editörü. Ekonomi, Tarım sektörü, Su ve Gıda Güvenliği takipçisi. Yenilenebilir enerji destekçisi. GDO karşıtı.
Businessht

30 Ekim 2015 Cuma

EKONOMİ
İtalya şarapta Fransa’yı geçti

Avrupa Birliği tarafından açıklanan verilere göre 
İtalya dünyanın en büyük şarap üreticisi unvanını Fransa’nın elinden aldı.


Mevsim koşullarının Akdeniz yarımadası çevresinde Alplerin diğer kıyısına oranla daha ılıman geçmesi, İtalya’da üzüm hasatının daha fazla olmasına yol açtı.
İtalya, şarap üretimini bu yıl geçtiğimiz yıla göre yüzde 13, son beş yılın ortalamasına göre de yüzde 5 artırdı. 2015 yılı toplam üretimi 48.8 milyon hektolitre oldu.
İtalya’nın ardından Fransa yer alırken İspanya dünyanın en fazla şarap üretilen üçüncü ülkesi oldu.
Mevsim şartlarının Fransa’nın şarap üretiminde yüzde 1 gerilemeye neden olduğu belirtiliyor.
2015 yılında en fazla şarap üreten İtalya, Fransa ve İspanya’yı sırasıyla Almanya, Portekiz ve Romanya takip etti.
Avrupa Birliği’nde en az şarap üreten ülke İngiltere oldu.
Avrupa dışındaki şarap üreten ülkelerden ABD, Arjantin, Avustralya, Güney Afrika, Çin ve Şili sıralamada 10 ve 25 milyon hektolitre arasında değişen miktarlarla İspanya ile Almanya arasında sıralanıyorlar.

15 Ekim 2015 Perşembe



Vergi yoksa bandrol de yok!


Vergi borcu nedeniyle ticaret yasaklanır mı? Elbette yasaklanamaz. Yasaklanmamalı. Ama ne yazık ki bunu da gördük. Bir sektör için doğrudan olmasa bile dolaylı olarak bu yasak getirildi. 



Nasıl mı? Gelin kısaca özetleyelim. Mart 2015’te bir tebliğ yayımlandı: 8 Seri Numaralı Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliği’nde (Sıra No: 1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ. Bu tebliğ ile tütün mamulü ve alkollü içki üretimi yapan firmaların 5 bin TL’yi aşan ÖTV borcu olması halinde bunlara bandrol verilmeyeceği söylendi. Yapılan düzenlemeler gereğince bu firmaların bandrol olmadan satış yapmaları mümkün değil. Yani vergi borçları varsa, ticarete devam edebilmeleri mümkün değil.

Kayıt dışına teşvik! 
Tebliğ 1 Eylül’de yürürlüğe girecekti. Daha sonra çıkan bir tebliğ ile düzenlemenin yürürlük tarihi 1 Ocak 2016 tarihine ertelendi. 
Sektör vadeli çalışıyor. Çok yüksek tutarda ÖTV tahakkuk ediyor. İzleyen ayın 15. gününe kadar müşteriden tahsil edilmeyen bu ÖTV’nin ödenmesi gerekiyor. Yoksa bandrol alınamayacak, faaliyet sürdürülemeyecek. 
Bu düzenleme, anayasa ve rekabet hukukuna aykırı. Bunun da ötesinde, sektöre kayıt dışılığı teşvik ediyor. Bunun yaratacağı sorunlar ise çok büyük olur. Borcu olan bir işletmenin borcunu ödeyebilmesi, faaliyetine devam edebilmesine bağlı.


Sıkıntılı yaptırım! 
Kaçakçılığın yoğun olarak yaşandığı bu sektörü kayıt altına alabilmek için çalışma yapılması gerekirken, “borcu olana bandrol yok” şeklindeki bir anlayış, kaçak sigara ve alkollü içki satışını yaygınlaştırmanın ötesinde bir işe yaramayacaktır. 
Devletin vergi alacağının takip ve tahsil yolları belli. Borç için teminat istenebilir, kanunda hüküm altına alınan cebri tahsil yöntemleri uygulanabilir. Ancak, “vergi yoksa bandrol de yok” şeklinde bir anlayış, vergi tahsil yöntemi olarak kullanılamaz. Bu anlayış, anayasa, Türk Ticaret Kanunu, rekabet hukuku ve vergi mevzuatı açısından sakatlıklar taşımakta. Bu düzenleme değiştirilmezse sektör yok olacak, kayıt dışı, yok olan sektörün yerini dolduracak, nihai olarak da ÖTV gelirleri azalacaktır. Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanından emek, barış ve demokrasi taleplerini haykırmak için Ankara’da bir araya gelenlere yapılan bombalı saldırıda yaşamını yitiren 100’ün üzerindeki vatandaşımızın ailelerine, sevenlerine şahsım ve başkanlığını yaptığım İSMMMO adına başsağlığı dilerim. Yüzlerce vatandaşımızın da yaralandığı hain saldırıya karşı barışın sesinin daha çok yükseltilmesi için toplumumuzun sağduyulu yaklaşımına büyük ihtiyaç duyulmaktadır.


Yahya Arıkan / Cumhuriyet Gazetesi

23 Ağustos 2015 Pazar

Rakı içmek için eve kapanıyoruz

Rakı fiyatının zamlanması, tüketimin lüks hale gelmesi, sigara yasağı ve mahalle baskısı nedeniyle rakı tüketimi restoran ve kafelerden eve kayıyor.
Türkiye’nin milli içkisi rakı tüketimi yıllık bazda büyük düşüşler gösterirken, rakı tiryakileri ise artık dışarıda içmek yerine eve kapanıyor. Önceki yıllarda rakı tüketimi için kafeleri, restoranları ve otelleri seçen yurttaşlar son yıllarda eve kapanmaya başladı. Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği’ne (GİSDER) göre 2014’te Türkiye’de rakının yüzde 57’si yani 23 milyon 92 bin litresi evde (perakende) tüketildi. Yüzde 43’üne denk gelen 17 milyon 175 bin litresi yerinde tüketim diye tabir edilen restoran, otel ve kafelerde satıldı. Rakı tiryakilerinin eve kapanmasının ana nedeni dışarıda içmenin pahalıya mal olması, sigara yasakları ve bazı yerlerde mahalle baskısı.
2014’te rakı tüketimi, vergi artışları nedeniyle yüzde 5 civarında düştü. 2013’te 42 milyon 337 bin litre civarında iç pazar tüketimi olan rakı geçen yıl 40 milyon 267 bin litreye geriledi. Son dört yıldaki iç pazar tüketimi de yüzde 18 civarında indi.

Yüzde 2 artış
Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği’nin (GİSDER) derlediği bilgilere göre, Türkiye pazarında Ocak-Haziran 2014 döneminde rakının satış hacmi 12 milyon 202 litreyken bu oran 2015’in aynı döneminde yüzde 2’lik artışla 12 milyon 443 bin litreye çıktı.
Viskinin Türkiye satış hacmi ise Ocak-Haziran 2014 döneminde 1 milyon 664 litreden yüzde 39’luk artışla Ocak-Haziran 2015 döneminde 2 milyon 315 litreye yükseldi.
Rakıda her ne kadar toplamda küçük bir artış olsa da, viski satışlarındaki artış oranının büyük olması yurttaşın ucuzlayan ithal içkileri tercih ettiklerini gösteriyor. GİSDER’e göre bir süredir ÖTV artışları yapılırken rakıya daha fazla artış yapıldı, bunun sonucunda tüketici ithal içkiye yöneliyor.
Marmara ilk sırada
GİSDER verilerine göre, 2015’in ilk 6 aylık döneminde rakının bölgelere göre satış grafiğine bakıldığında ise yüzde 41’i Marmara, yüzde 33’ü Ege, yüzde 13’ü İç Anadolu, yüzde 8’i Akdeniz, yüzde 5’i Karadeniz ve yüzde 1’i de Doğu Anadolu Bölgesi’nde satılıyor.
2015 ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre rakı satışlarında Marmara Bölgesi’nin ağırlığında yüzde 6, Ege Bölgesi’nde yüzde 3, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 5’lik artış görülürken, İç Anadolu Bölgesi’nin ağırlığında yüzde 3 ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin ağırlığında ise yüzde 6’lık düşüş görülüyor.
Perakende rakı satışları ise özellikle yılbaşı ve ilkbahar dönemlerinde artış gösteriyor. Rakı tüketimi ocak ve aralık aylarında yüzde 10 iken temmuzda yüzde 6’ya kadar geriliyor.


İhracat düşüyor
GİSDER’e göre içki sektöründe dış ticaret dengesi Türkiye aleyhine hızla bozuluyor. 2013’te Türkiye 104 milyon 832 bin 598 litre bira ihraç ederken bu oran 2014’te yüzde 17.2’lik düşüşle 86 milyon 862 bin litreye geriledi. Rakıdaki düşüş ise yüzde 5’i buldu. 2013’te 3 milyon 254 bin litre rakı ihraç edilirken bu oran 2013’te 3 milyon 107 bin litreye düştü. 
Şehriban Kıraç / CUMHURİYET

1 Ağustos 2015 Cumartesi


En sert düşüş

  
Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB), Türkiye'nin Haziran 2015 otel doluluklarında yüzde 7.6 düşüş olduğunu bildirdi. Türkiye, otel doluluklarında Avrupa'da en sert düşüş görülen ülke oldu.
TUROB'un açıkladığı, dünyanın önde gelen veri ve analiz şirketlerinden STR Global'in Haziran 2015 verilerine göre, Türkiye'nin Haziran 2015 otel doluluklarında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7.6 düşüş görüldü. Türkiye genelinde otel dolulukları ortalama yüzde 63.4 olarak gerçekleşti. TUROB raporunda, Avrupa ülkeleri arasında, Türkiye'nin en büyük düşüş yaşayan ülke olduğu belirtildi. Raporda, haziran ayında tüm Avrupa genelinde yüzde 62.1 ile Rusya ve yüzde 63.4 ile Türkiye'nin en düşük doluluk oranına sahip iki ülke olarak öne çıktı. Ocak- Haziran 2015 dönemini kapsayan yılın ilk yarısında ise Türkiye'nin otellerdeki doluluk oranı geçen yıla göre yüzde 2.3 artış ile yüzde 62.5'i gösteriyor.
SEKTÖR DESTEKLENMELİ
TUROB Başkanı Timur Bayındır, her zaman negatif konuştuğu yönünde eleştiriler alınsa da var olan durumu ve kaygıları paylaşmaya devam ettiklerini ve üzülerek haklı çıktıklarını dile getirdi. Timur Bayındır, şöyle dedi:
"Görüldüğü üzere, 2013 yılında başlayan düşüş geçen yıl sektörün çabalarıyla bir nebze toparlansa da bu yıl gerek global durum, gerekse ülkemizde devam eden kaygı ortamı, Ramazan etkisi ve genel seçimler sebebiyle yeniden karşımıza çıktı. Siyasi ve sosyal olayları yönlendirme etkimiz tabii ki bulunmuyor. Ancak bizim beklentimiz, ülkemize bu derece önemli ekonomik katkı ve imaj değeri sağlayan turizm sektörünün, devletimizce de desteklenmesi, gerekli önlemler alınarak, stratejik revizyonlar yapılması yönünde."
İSTANBUL'DA BÜYÜK DÜŞÜŞ
TUROB'un raporuna göre, İstanbul'da Haziran 2015 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 7.9 düşerek, yüzde 66.6 oldu. 2014'ün aynı ayında bu oran yüzde 72.3 olmuştu. Bu düşüş tüm Avrupa'da ana destinasyonlar arasında en büyük düşüş olarak kaydedildi. Haziran 2015'te Avrupa'da en düşük doluluk oranına sahip iki şehir yüzde 64.4 ile Moskova ve yüzde 66.6 ile İstanbul oldu.
Aynı düşüş trendi fiyatlarda da gözlendi. ADR (Average Daily Rate) olarak anlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli 134.5 Euro olarak, 2014'e göre yüzde 9.8'lik düşüş gösterdi. Haziran 2014'te bu rakam 149.1 Euro olmuştu. RevPAR denilen toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirde de geçen yıla oranla yüzde 16.9'luk düşüş yaşandı ve 89.6 Euro olarak ölçüldü. Haziran 2014'te bu rakam 107.7 Euro olmuştu.
İstanbul'da Ocak- Haziran 2015 dönemini kapsayan ilk 6 aylık dönemde ise doluluk oranı 66.8 oldu. 2014'ün ilk 6 ayında bu oran yüzde 64.7 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli ise 130.9 Euro'dan 123.5 Euro'ya geriledi.
ANTALYA'DA 'KAN KAYBI' DURMADI
Antalya'da Haziran 2015 otel dolulukları moral bozmaya devam ediyor. Antalya'da doluluklar Haziran 2015'te bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9.7 düştü ve yüzde 68.4 olarak gerçekleşti. Haziran 2014'te bu oran yüzde 75.8 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 94.7 Euro olarak gerçekleşti ve 2014'e göre yüzde 7.9'luk düşüş gösterdi. Haziran 2014'te bu rakam 102.8 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirde ise (RevPAR) geçen yıla oranla yüzde 16.8'lik düşüş yaşandı ve 64.8 Euro olarak ölçüldü. Haziran 2014'te bu rakam 77.9 Euro olmuştu. Antalya'da ilk 6 aylık dönemde ise doluluk oranı yüzde 56'dan yüzde 53.4'e geriledi. 6 ayda ortalama günlük satılan oda bedeli 70.9 Euro oldu. 2014'ün ilk beş ayında bu rakam 71.8 Euro olmuştu. Oda başı elde edilen gelir ise beş aylık dönemde 40.2 Euro'dan 37.8 Euro'ya geriledi.
BAŞKENT DE GERİLEDİ
Ankara'da da Haziran 2015 otel dolulukları, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 12.1 düşerek, yüzde 55 oldu. Ortalama günlük satılan oda bedeli de 80.6 Euro olarak, 2014'e göre yüzde 4.5'lik artış gösterdi. İlk 6 ayda ise doluluk oranı 63.6 olarak gerçekleşti. Geçen yıl ilk 6 ayda bu oran yüzde 60.4 olmuştu. 6 ayda ortalama günlük satılan oda bedeli geçen yılki 75.6 Euro'dan 82.1 Euro'ya yükselirken, oda başı elde edilen gelir ise 52.3 Euro oldu.
TÜRKİYE SONDAN İKİNCİ
Haziran 2015 ülkelerin ortalama doluluk oranları ise şöyle: Malta 90.5, Çek Cumhuriyeti 83.9, İngiltere 83.5, Litvanya 82.4, Belçika 82.2, Yunanistan 82.2, Macaristan 81.8, Avusturya 80.7, Portekiz 79.8, Hollanda 79.4, Polonya 79.1, Almanya 77.1, İspanya 76.5, İsviçre 76.4, Romanya 75.8, İtalya 74.5, Finlandiya 71.4, Slovakya, 71.1, Hırvatistan 70.9, Bulgaristan 66.7, Türkiye 63.4, Rusya 62.1.
Odatv.com

31 Temmuz 2015 Cuma

Spa keyfinde başka bir boyut: Japonya, kırmızı şarap dolu havuzlarda rahatlama imkanı sunuyor

Spa keyfinde başka bir boyut: Japonya, kırmızı şarap dolu havuzlarda rahatlama imkanı sunuyor










Gün geçmiyor ki Japonlar ulus olarak bir başka tuhaf icatla karşımıza çıkmasın ve bizi şaşırtmasın. Görünen o ki, küçücük adaya sığmayıp taşan garip fikirleri sağ olsun, Japonlar bu kez de insanları kırmızı şarap dolu spalarda rahatlatmaya hazırlanıyor.
RADİKAL - Japonya ’daki Yunnesun Spa Resort adındaki işletme spa hizmetinde çıtayı arşa yükseltti: Spanın ziyaretçileri kırmızı şarap doluhavuzlarda rahatlayıp keyif yapıyorlar. Hakone’de bulunan işletmenin diğerlerinden oldukça farklı olan tek spasının bu olmadığını da söyleyebiliriz zira otelde yeşil çay , kahve ve sake dolu havuzlarda da günün stresini atmak mümkün.

Elite Readers'da yer alan habere göre bir eğlence parkının içinde bulunan bu tesis aslında türünün ilk örneği ama ilhamını çok eski zamanlardan almış. Rivayete göre Kleopatra’da zamanında şarap dolu küvetlerde keyif yaparmış. Şarabın rahatlatıcı etkisini bu şekilde kullanan ilk tedavi yöntemi olmasa da, spalarda şarabı ana madde olarak kullanan ilk işletme olma özelliğini de taşıyor burası. Hizmet şimdilik senenin yalnızca 12 günü sunuluyor. Fotoğraflara bakılırsa ziyaretçiler hizmetten oldukça memnun.


Spada bu hizmetler dışında çocuklar için de bir takım sıcak çikolatalı eğlenceler mevcut.Kahve ve yeşil çay dolu olan spaların içindekilerin sıcak olmadığını umuyoruz.



Turizmde yıllık kayıp 5 milyar doları aşacak

Turizm sektöründe yılın ilk 6 ayında yaşanan gelir kaybı yüzde 8.9 düşüş ile 1.1 milyar dolara ulaştı.








Sayime BAŞÇI
Yıl sonunda bu kaybın 5 milyar doları aşacağı belirtiliyor
Turist sayısındaki azalma ile otel doluluklarında dip yapan turizm sektörünün gelirlerinde erime devam ediyor. Bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.2 daha az turist ağırlayan turizmcinin gelirleri ise bu dönemde yüzde 8.9’luk düşüş ile 12 milyar 602 milyon dolara geriledi. Sektör geçen yılın ilk 6 ayında 13 milyar 783 milyon dolarlık gelir elde etmişti. Sezonun başlangıcı olarak kabul edilen nisan-haziran dönemine bakıldığında ise gelirler kaybı yüzde 13.8’e dayandı. Kayıptaki en önemli etken, ana pazarlardaki düşüş nedeniyle gerçekleşen fiyat indirimleri ve dolar kurlarındaki yükseliş oldu.
GEÇEN YILI YAKALAMAK BAŞARI
Yılın ikinci çeyreği olan nisan-haziran döneminde 7 milyar 733 milyon dolar olarak gerçekleşen turizm gelirlerinin yüzde 86.7’si yabancı ziyaretçilerden, yüzde 13.3’ü ise gurbetçilerden elde edildi. Kişi başı harcamalarda ise bu çeyrekte, gurbetçiler yüzleri güldürdü. Gelen yabancı turistlerin kişi başı 691 dolarlık harcamasına karşılık gurbetçilerin harcaması ise 921 dolar oldu. Ortalama kişi başı harcama rakamı ise 719 dolar. Sektörde yıl sonu için en iyimser tahmin geçen yılki 34.3 milyar dolarlık gelir seviyesini yakalamak olurken, sektörün çarpan etkisi ile 5 milyar dolarlık gelir kaybı yaşayabileceği de belirtiliyor.
RUS TURİST 500 BİN AZALDI


Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre, 2015 yılı Ocak-Haziran döneminde Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,25 azalarak 14 milyon 894 bin 754 kişiye indi. Düşen turist sayısı ile birlikte azalan gelirler ise sektör oyuncularının daha önce dile getirdiği tedirginlikleri haklı çıkardı.

Öte yandan , Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı ise sektördeki düşüş trendini bir algı operasyonu olarak yorumladı. Türkiye’nin ‘güvenli ülke olmadığına’ dair algı operasyonu yürütüldüğünü, buna karşın geçen yılki turist sayısına ulaşılacağını belirten Arıcı, “Rusya’dan gelen 4 milyonun üzerinde misafirimiz vardı, ancak oradaki ekonomik kriz yüzünden 500 bine yakın bir eksiğimiz söz konusu. Biz otellerdeki fiyatların düşürülmesini istemiyorduk çünkü fiyatların düşürülmesi bizim önümüzdeki 5 yıl aynı fiyatla gitmemiz demektir. Olumsuz algı operasyonuyla otellerdeki fiyatlar düşürülmeye çalışıldı ve nitekim de bir yere kadar başarılı oldular” değerlendirmesini yaptı.
Yerli turist Bodrum yerine Simi’yi tercih etti
YABANCI turist rakamlarındaki düşüş ile birlikte rotasını yerli turiste çeviren turizmci bir miktar hayal kırıklığı yaşadı. Bu yılın nisan-haziran döneminde yurtdışını ziyaret eden yerli turist sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 20.6 artarak 2 milyon 462 bin 510 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 627 $ olarak gerçekleşti. Yerli, turist yurtdışı tatilinde yüzde 10’luk artış ile 1 milyar 542 milyon dolarlık harcama yaptı.





24 Temmuz 2015 Cuma


Turizmdeki kriz derinleşiyor.

1750 otel sahibinden satılık.
Turizmdeki kriz derinleşiyor.Türkiye’de bir yılda satılık otellerle ilgili ilan sayısı bir yılda yüzde 129 artı. Aralarında 5 yıldızlı otellerin de olduğu tesisler kârsızlık ve borçlar nedeniyle satılığa çıkarılıyor.

Doluluk oranı sert düştü
Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) verilerine göre ise Türkiye otel doluluklarında Avrupa’da en sert düşüş yaşayan ülke oldu. TUROB’un açıkladığı dünyanın önde gelen veri ve analiz şirketlerinden STR Global Haziran 2015 verilerine göre, Türkiye’nin Haziran 2015 otel doluluklarında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7.6 düşüş kaydedildi. Türkiye genelinde otel dolulukları ortalama yüzde 63.4 olarak gerçekleşti.
Haziran 2014’te bu oran yüzde 68.6 olmuştu. Ocak-Haziran 2015 dönemini kapsayan yılın ilk yarısında ise Türkiye’nin otellerdeki doluluk oranı geçen yıla göre yüzde 2.3 artış ile yüzde 62.5’i gösteriyor.
Raporla ilgili değerlendirme yapan TUROB Başkanı Timur Bayındır’a göre, İstanbul’da Haziran 2015 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7.9 düşerek, yüzde 66.6 oldu. İstanbul’da ortalama günlük satılan oda bedeli ise 130.9 Avro’dan 123.5Avro’ya geriledi.


Turizmdeki kriz derinleşiyor. Türkiye’ye gelen turist sayılarında ciddi düşüşler yaşanırken sahibinden. com’un sisteminde şu anda 1750 otel 290 apart otel, 533 butik otel, 49 motel, 121 pansiyon, 37 kamp yeri ve 59 da tatil köyü satılık ilanı bulunuyor. Bu ilanların bir kısmı uzun yıllardır var olan, vazgeçilen, aktifliğini yitirenleri de içeriyor olabilir. Ancak şu bir gerçek ki satılık ve kiralık ilanlar arasında 5 yıldızlı oteller de bulunuyor. Sitede turistik tesis katögorisi adı altında toplamda 3 bin 329 adet satılık ve kiralık ilanı da yer alıyor.
Turizm sektörü uzmanlarına göre otellerin satılığa çıkmasının ana nedeni bankalara olan borç ve turist gelmediği için işlerin döndürülememesi ve kârsızlık olarak gösteriliyor.
sahibinden.com’un verilerine göre, otel ilanları bir yılda yüzde 129, satış fiyatları ise yüzde 67 arttı. 1 Ocak - 17 Temmuz 2014 ile bu yılın aynı dönemini kapsayan verilere göre, en çok satılık otel ilanı verilen şehir İstanbul oldu.
Avrupa ve çevre ülkelerdeki ekonomik belirsizliğin etkisiyle bu yıl oldukça durgun geçen turizm sezonu, Türkiye genelinde otel satışlarında yüzde 129 oranında artışa neden oldu.

Yüzde 650 artış
Otel ilan fiyatlarının ortalama yüzde 67 arttığı Türkiye’de Antalya, Muğla, İstanbul ve İzmir başı çeken şehirler arasında. Muğla’da otel satış ilanı adedindeki artış bir yılda yüzde 650, İstanbul’da yüzde 225, İzmir’de yüzde 133, Antalya’da ise yüzde 48 oldu.
sahibinden.com’un verilerine göre satışı gerçekleşen 1 ve 5 yıldız aralığındaki otellerin sayısında artış görülüyor, araştırmanın yapıldığı tarihlerde 5 yıldızlı otel satış sayısında yüzde 157’lik bir artış söz konusu. Aynı dönemde 4 yıldızlı otellerin satış adedinde yüzde 160’lık, satış fiyatlarında ise yüzde 131’lik bir yükseliş görülüyor.

Kârlar düştü
2014’te satışa çıkarılan otellerin ortalama fiyatı ise 3 milyon TL olurken 2015’te bu rakam 5 milyon TL’ye çıkıyor.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Veysi Öncel, eskiden otel yatırımlarının geri dünüşlerinin 7 yıl olduğunu şimdi bunun 17-20 yıla kadar çıktığını belirterek, “Otel yatırımı yapmak çok maliyetli, bunları öz sermaye ile yapmak mümkün değil. O nedenle bu iş kârlı olmadığı için bazı yatırımcılar bu işten çıkıyor otellerini satıyor. Bir otelin ayakta kalabilmesi için en az yüzde 75- 80 doluluk oranını yakalaması gerekiyor. Ama bu oran şu anda yüzde 50’ler civarında” dedi.

Üzüm bağlarının verimliliğini artıran akıllı robot

“Bu küçük robot 45 derece eğimli arazilere bile tırmanıp üzüm bağlarının haritasını dahi çıkarabiliyor. Bu aygıtı icat edenler bu durum...